Bu günlerde aklıma ara ara bu kitap düşüyor. Yeniden okumaya karar verdim.
Bugünün dünyasında, bugünkü algım ile. Her geçen gün artan hız sevdamız ile
birlikte bu sefer okurken neler dikkatimi çekecek merak ediyorum.
Profesyonel paylaşımların yapıldığı LinkedInde sektör önderi, editör ya da yazar kimlikleri
ile düşüncelerini paylaşanların yazılarında imla ve yazım hatalarına daha fazla
denk geliyorum son zamanlarda. Basın bültenlerinde, doğrusunu bildiğini
bildidiğim kişi ve kurumların yazılarında akıl almaz hatalar, en son dünyaca
ünlü, pek çok ülkede mağazaları bulunan bir şirketin, instagramdaki reklamında
gördüğüm yazım hatası, bardağı taşıran son damla oldu benim için. Hani sıklıkla
karıştırılan, ayrı yazılan ya da bitişik yazılan "de" olayı değil. "Parça"
yerine "paröa" yazılıp, o görselin sponsorlu reklam olarak yayına
çıkartılmasıydı bu yazının yazılmasına vesile olan son damla.
Böylesi bir hatanın
olabilmesi ancak ve ancak hızlı olalım kaygısı ile özeni ıskalamak ile mümkün
olabileceğini düşünüyorum. Yoksa böyle bir hata nasıl olabilir ki? Bu hızlanma
çabasının da; doğanın kendisine, tabiatımıza da aykırı olduğunu düşünüyorum.
Ağaçlar, tarladaki ürünler aynı sürede yetişiyorlar, bebekler hadi biraz erken
doğum riski olsa da kimse hamile kaldığının 3. haftasında sağlıklı bir bebek
dünyaya getirmeyi beklemiyor ya da "şimdilik beklemiyor" daha doğru olur.
O
zaman neden okuma, yazma, düşünme, yürüme, yemek yemek, bir konuda uzmanlaşmak
gibi konularda gerçekçi olmayan süre hedeflerimiz var? Bu hedeflere ulaşma
çabası bizi her gün vasata, özensizliğe taşıyor. Kendimize hak gördüğümüz bu
hızlı ve özensiz hayatın, ilişkilerimize nasıl etkisi olduğunu hiç düşünen var
mı? Yanlış yazılan, hızla hazırlanıp, nasıl anlaşılacağı düşünülmeyen kısa
mesajlar yüzünden, kaç kere partneriniz ile kavga ettiniz, ya da kelime
tasarrufu edeyim derken yazdığınız mail nasıl tartışmalara sebep oldu iş
ortaklarınız ile? Diyalogların ne kadarı yanlış anlaşılmaları temizlemek için
gerçekleşiyor? Ya da yanlış anlaşılmaları düzeltme çabasından yorulduğumuz için
kaç ilişkiyi bitirdik? Hızın baş tacı edildiği bu dünyada, kendimize ve
çevremize karşı özenimizi kaybediyor, özensiz ilişkiler içinde anlam arayışı ile
hızımızı daha da artırıyoruz.
Bana göre bir soluklanıp, doğanın ritmini
dinlemek, biraz yavaşlamak özeni hayatımıza, ilişkilerimize taşımak için güzel
bir formül olabilir.
Milan Kundera ne diyordu kitabında; "Yavaşlık ile
hatırlama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. " yavaşladıkça
hatırlarız, kendimizi, özeni ve ilişkilerimizin önemini.