Friday 2 February 2024

Hız, Özen ve İlişkiler

Milan Kundera'nın "yavaşlık" kitabını okuduğumda henüz cebime telefon girmemişti. Kimsenin nerede olduğumu bilmediği için fenalık geçirmediği bir zamanda, boğazda bir çay bahçesine oturmuş ve neredeyse bir solukta okumuştum. 

Bu günlerde aklıma ara ara bu kitap düşüyor. Yeniden okumaya karar verdim. Bugünün dünyasında, bugünkü algım ile. Her geçen gün artan hız sevdamız ile birlikte bu sefer okurken neler dikkatimi çekecek merak ediyorum. 

 Profesyonel paylaşımların yapıldığı LinkedInde sektör önderi, editör ya da yazar kimlikleri ile düşüncelerini paylaşanların yazılarında imla ve yazım hatalarına daha fazla denk geliyorum son zamanlarda. Basın bültenlerinde, doğrusunu bildiğini bildidiğim kişi ve kurumların yazılarında akıl almaz hatalar, en son dünyaca ünlü, pek çok ülkede mağazaları bulunan bir şirketin, instagramdaki reklamında gördüğüm yazım hatası, bardağı taşıran son damla oldu benim için. Hani sıklıkla karıştırılan, ayrı yazılan ya da bitişik yazılan "de" olayı değil. "Parça" yerine "paröa" yazılıp, o görselin sponsorlu reklam olarak yayına çıkartılmasıydı bu yazının yazılmasına vesile olan son damla. 

Böylesi bir hatanın olabilmesi ancak ve ancak hızlı olalım kaygısı ile özeni ıskalamak ile mümkün olabileceğini düşünüyorum. Yoksa böyle bir hata nasıl olabilir ki? Bu hızlanma çabasının da; doğanın kendisine, tabiatımıza da aykırı olduğunu düşünüyorum. Ağaçlar, tarladaki ürünler aynı sürede yetişiyorlar, bebekler hadi biraz erken doğum riski olsa da kimse hamile kaldığının 3. haftasında sağlıklı bir bebek dünyaya getirmeyi beklemiyor ya da "şimdilik beklemiyor" daha doğru olur.
O zaman neden okuma, yazma, düşünme, yürüme, yemek yemek, bir konuda uzmanlaşmak gibi konularda gerçekçi olmayan süre hedeflerimiz var? Bu hedeflere ulaşma çabası bizi her gün vasata, özensizliğe taşıyor. Kendimize hak gördüğümüz bu hızlı ve özensiz hayatın, ilişkilerimize nasıl etkisi olduğunu hiç düşünen var mı? Yanlış yazılan, hızla hazırlanıp, nasıl anlaşılacağı düşünülmeyen kısa mesajlar yüzünden, kaç kere partneriniz ile kavga ettiniz, ya da kelime tasarrufu edeyim derken yazdığınız mail nasıl tartışmalara sebep oldu iş ortaklarınız ile? Diyalogların ne kadarı yanlış anlaşılmaları temizlemek için gerçekleşiyor? Ya da yanlış anlaşılmaları düzeltme çabasından yorulduğumuz için kaç ilişkiyi bitirdik? Hızın baş tacı edildiği bu dünyada, kendimize ve çevremize karşı özenimizi kaybediyor, özensiz ilişkiler içinde anlam arayışı ile hızımızı daha da artırıyoruz. 

Bana göre bir soluklanıp, doğanın ritmini dinlemek, biraz yavaşlamak özeni hayatımıza, ilişkilerimize taşımak için güzel bir formül olabilir. 

Milan Kundera ne diyordu kitabında; "Yavaşlık ile hatırlama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. " yavaşladıkça hatırlarız, kendimizi, özeni ve ilişkilerimizin önemini.